Bentham, panoptikonu yalnızca bir hapishane modeli olarak geliştirmediğini; bir kontrol mekanizması olarak, çok sayıda insanın gözetim altında tutulmasının amaçlandığı, istisnasız bütün kurumlarda uygulanabileceğini söyler.
20. yüzyılın ünlü sosyologlarından Michel Foucault, ilk defa Bentham tarafından tasarlanmış olan panoptikonu modern iktidarın işleyişi için bir metafor olarak kullanmıştır. Foucault’ya göre gözetim hapishanelerden işletmelere, okullardan hastanelere kadar toplumsal yaşamın bütünüyle içindedir ve egemen güç olan iktidarın kendi hegemonyasını kurabileceği bir düzen yaratmaktadır. İktidarın tek bedende simgeleştiği ve tüm ihtişamıyla görünür olduğu krallıklar yerini gözetimin empoze edilerek bireylerin kendi kendini kontrol ettiği bir görünmez iktidara bırakmıştır.
Öyle ki günümüz modern toplumunda bizler ayrı ayrı bireyler olarak hep birlikte iktidarı oluşturuyoruz. Etrafında ne bir araç ne bir polis olduğu halde kırmızı ışıkta duran birey iktidarın kontrol mekanizmasını içselleştirmiş, gözetlendiğine dair duyduğu inançla iktidarın işleyişinin bir parçası haline gelmiştir. İktidar; MOBESE kayıt kameralarından, kimlik kartı numaralarına, bankamatik çiplerinden sosyal medyaya kadar birçok farklı araçla hegemonyasını sağlamlaştırır.