Son çalışmalara bakıldığında Suriyeli göçmenlerin gelmesiyle Türkiye'deki iktisadi hayatın gelişimi artış göstermiştir. Bu katkı devasa değildir ama pozitiftir. Örneğin Antep'te göçmenlerin gelmesiyle mesleklerin gelişiminde büyük bir artış olduğu görülebilmektedir.Önceden 4 ya da 5 çeşit ayakkabı imalatı gerçekleştirilirken şu an 10 civarlarındadır. Çünkü gelen sığınmacılar hünerleriyle, yetenekleriyle beraber gelmektedir.
Bir başka örnek olarak da Antep mutfağının gelişiminden bahsedilebilir. Antep mutfağının zenginliği Halep'ten gelen bir zenginliktir. Zamanla yavaş yavaş taşınan bu zenginlik kültürümüzün bir parçasını oluşturur hale gelmiştir.
Peki göçmenlerin varlığı iktisadi, sosyolojik, kültürel olarak faydalıyken Avrupa'da istenmemelerinin nedeni nedir?
Burada iki Avrupa'dan bahsedebiliriz. İlki göçmenleri istemeyen, Almanya dışında kalan Avrupa'dır.Diğer Avrupa ise Almanya'nın başta bulunduğu, islamafobik, ırkçı, ayrımcı önyargılarını bir tarafa bırakıp tamamen rasyonel ve pragmatik bir şekilde karar alan Avrupa'dır.
Almanya nüfus artışının negatife dönmesi ve nüfusunun yaşlanması dolayısıyla göçe ihtiyacı olduğunu bilmektedir. Hem demografik sorunları çözmek hem de iktisadi potansiyel taşıyan böylesine büyük grubu içine alarak gelişmeyi hedeflemektedir.Bu amaçla Almanya'ya 900 bini Suriyeli olmak üzere 1 milyon 100 bin göç alındı.
Ancak diğer Avrupa'yı göz önüne aldığımızda milliyetçi, ayrımcı görüşler devletlerin objektif çıkarlarını görmeyi engellemektedir. Ortalama insan ömrünün artması ve nüfus artış hızının ciddi oranda düşmesiyle beraber bakıma muhtaç bir yaşlı kesim ortaya çıkmakta ancak bu ihtiyaçları karşılayacak bir karşı kesim bulunmamaktadır. Günümüz ülkelerinin en büyük problemlerinden birini bu sorun teşkil etmektedir. Çözülememesi önündeki engeller arasında yabancı düşmanlığı ve ayrımcılık yatmaktadır.