Ortadoğu ülkelerinin karakteristik özelliklerinden birisi her türlü şiddetin beklenmedik zamanlarda ortaya çıkıp toplumsal depremler yaratmasıdır. Toplumsal depremler sonucunda kendi rızası olmadan yaşadıkları yeri terk eden insanların uluslararası hukuk yargı mekanizmalarında haklarını arama imkanları vardır. Uluslararası hukuk; politikaların, siyasetin, devletlerin gücünün hukukla yarıştığı bir alandır. Hukukun üstünlüğünü gücün ayaklar altına alması yargı mekanizmalarında adaletin doğru bir şekilde tecelli edememesine neden olur.
Savaş ve çatışma kimlerin arasında çıkmış olursa olsun Cenevre Sözleşmesi İnsancıl Hukuk kaynaklarına göre sivillerin hiçbir şekilde keyfi olarak hapsedilmesi veyahut kötü koşullar altında tutulup işkence yapılması tek bir hukuk mevzuatınca bile kabul edilmemektedir. Eğer kişi cezaevi ya da cezaevine benzer mekanlarda (kendi evi de dahil olmak üzere) hapsedilmeyle karşı karşıya kalmışsa bunu dava etme hakkına sahiptir. Bir diğer taraftan da göç etmek, başka bir ülkeye sığınmak durumunda kalan insanlar için ayrı uluslararası hukuk düzenlemeleri bulunmaktadır. Bu düzenlemeler ülkesini terk etmek zorunda kalanların terk sebeplerine bakarak bazı özel düzenlemeler, terk sebeplerini hesaba katmadan insan hakları düzlemiyle bakarak genel düzenlemelerle ülkeleri sorumlu tutmaktadır. Savaş sebebiyle ülkesini terk eden insanlar gittikleri ülkelerde kabul görülmek ve asgari insan hakları düzenlemelerinden yaralanabilmektedirler.
Devletler, ülkesini terk etmiş insanları mülteci adı altında statüye kazandırmaktadır ancak bu uygulama Türkiye'de daha farklı bir şekilde uygulanmaktadır. Türkiye mülteci mevzuatına göre bir yabancının Türkiye'ye giriş yaptığında mülteci statüsü kazanması için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Konserliğine başvurması gerekmektedir. Eğer mültecilik statüsünü talep eden kişi Avrupa Birliği vatandaşıysa bu talep direkt kabul edilebilir ancak değilse Türkiye devleti tarafından bu kişiye hangi statü verileceği tartışılmaktadır. (Göçmen, sığınmacı vs.)
Türkiye’de göç ve mültecilik alanındaki çalışmaları İç İşleri Bakanlığına bağlı olarak Göç İdaresi Başkanlığı yürütmektedir. Bu alandaki düzenleme ve denetlemeleri daha kapsamlı hale gelmesi için Göç Bakanlığı kurulması meseleye çok daha etraflı, eğitimiyle, kültürüyle, sanatçısını gözeterek; sanatıyla diğer entegrasyon meselesiyle, uyum meselesiyle, dil meselesiyle, bütün yönleriyle bakma imkanı bulabilecektir.